
Haftasonuna yaklaşırken, hafta ve haftayı oluşturan günlerin saçmalığı ile ilgili kendime bir seans ısmarlama vakti geldi.
Birbirine benzeyen günler, birbiriyle alakası yok gibi gözüken ama aslında aynı olan abuk karakterler, en çok sevilen ruhlara duyulan özlem, olgunlaşma eksikliğinin müthiş bir belirtisi olan davranış bozuklukları ve akabinde ortama giriş yapan kavgalar.. Haftanızı nasıl alırsınız? Julienne mi, brunoise mı yoksa batonnet mi?
Bu zor hafta geride kalırken ve bu yazıyı ileride neden yazdığımı okurken, değişen ve gelişen Bela ile başbaşa kalmak harika olur. O yüzden sevgili Bela, lütfen abuk insanlar bırak kendi abukluklarıyla kalsınlar. İyi, hoş kızsın ama herkese de iyi ve hoş olmak sence de yük olmadı mı sana?
Gençsin, gençliğin var anlıyorum ama sence de biraz daha dikkatli gözlem yapmanın vakti gelmedi mi çevrendeki insanlar ile ilgili?
Gelişim bir yolculuk, seni anlıyorum. Ama aynı hataları tekrarlayarak aslında pek de yol alıyor gibi değil de daha çok park etmiş arabada duruyor gibi değil misin?
Daha çok düşünelim birlikte ne dersin? Daha dikkatli olalım. Herkes biz değil, biz olmak zorunda asla değil ve biz, biz bize etkinliğini zaten çoktan biz grubuyla yapıyoruz. Bu duygudaşlığı bırak birlikte biz olduklarınla yaşa.
Mesafe korumak hayat kurtarır. Bu yıl bu kazanımı elde etmek tatlı olabilir.
Sonra pişman olacağın şeyleri de yapman çok komik oluyor bu arada, ama sonra bil bakalım ne oluyor? İkimiz de gülmüyoruz. Fakat şimdi güldürürken seni düşündürdüğüm için Akşehirli ve asla komik olmayan aksakallı, sarıklı amcaya kendini bir an benzettin değil mi?
O yüzden genel bir aksiyona geçmeden bir nefes al, bir daha al, biraz daha düşün. Acelen ne şekerim, nereye kaçıyorsunnn;)))))
Hayatı hayat yapan, bizler olmalı, bizim gibi olanlar olmalı.
Hep baş başa, biz bize, el ele, göz göze, iç içe olmak dileğiyle.
Perşembeden Bela.